top of page

Katılımcı Demokrasi

  • Yazarın fotoğrafı: Fehmi Başusta
    Fehmi Başusta
  • 19 Haz 2022
  • 13 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 May 2023

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü Utrecht, 16.XI.2009


Fehmi Başusta

(İstanbul Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yerel Yönetimler Kent ve Çevre Çalışmaları AD)



Özet

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Startı 15 Ekim 1985 tarihinde Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin imzasına açıldı. Türkiye anlaşmayı 21 Kasım 1988’de imzaladı. (ŞartınOnaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 8 Mayıs 1991 tarih ve 3723 sayılı Kanun, 21 Mayıs 1991 tarih ve 20877 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Şart’ın onaylanmasına ilişkin 6 Ağustos 1992 tarih ve 92/3398 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Şart’ın resmi Türkçe çevirisi, 3 Ekim 1992 tarih ve 21364 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Onay belgeleri 9 Aralık 1992 tarihinde tevdi edilmiş ve Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Türkiye bakımından 1 Nisan 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir.)

Yerel yönetimlerim evrimine iyi yönlü katkılar sunmayı hedefleyen şart, daha sonraki yıllarda gelişen hizmetlere paralel olarak yerel yönetim işlerinin sevk ve idaresine katılım hakkıyla ilgili olarak adımlar atmıştır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda genel olarak yerel yönetimlerin idari, siyasi ve mali özerkliklerinin gerçekleştirilmesi, korunması ve kamu hizmetlerinin vatandaşlara en yakın yönetim birimlerince yerine getirilmesi çerçevesinde yerel yönetimlerin daha etkin bir hale kavuşturulmasını ve bu çerçevede gelişmesini amaçlamaktadır.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü Utrecht, 16.XI.2009, yurttaşların yerel yönetim işlerinin sevk ve idaresine katılım hakkıyla ilgilidir. Amaç Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelerin birliğini güçlendirirken aynı zamanda vatandaşların yerel yönetim işlerine katılımı artırmak, bu hakkı güvence altına almak, sevk ve idarede toplumun geniş kesimin katılımını sağlamaktır.

Yönetimde şeffaflık, hesap verebilirlik katılımcı demokrasinin temel esaslarını oluşturmaktadır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü bu temel esaslar konusunda bir ivme kazandırmaktadır. Ayrıca işleyiş ve çerçevesi bakımından yerel yönetimlerin demokratikleşmesi ve yerel demokrasinin gelişmesi için bir yol haritası sunan Ek Protokol ülkemize nasıl bir katkı sunar.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Ek Protokolü kapsamında Türkiye’nin çekince koyduğu; yerel özerklik, idari özerklik, yerel sorumlulukların kullanılması, yerel yönetimlerin denetimi, mali kaynakların kullanılması, yerel makamlara danışılma, hibelerin şartlı yapılması, uluslararası iş birliği yapma hakkı, yargı yoluna başvurma hakkı ile birlik kurma ve birliklere katılma hakkı gibi temel maddelere çekinceleri görülmektedir.

Giriş

Avrupa Konseyi 2009 yılında, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda yer alan bazı konuları güçlendiren bir Ek Protokol hazırlamış ve imzaya açmıştır. Protokol 1 Haziran 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Tam adı "Yerel Yönetimlerin Faaliyetlerine Katılma Hakkına İlişkin AvrupaYerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü" olan Protokolile, yerel yönetim işlerine katılma hakkının güvence altına alınması amaçlanmaktadır.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Avrupa YerelYönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü temelde Avrupa Konseyi'nin entegrasyon sürecinde yerelleşme ve özerklik ile ilgili politika ve çalışmalarının somut bir ürünü olmakla beraber gelişimsel sürecinin de üst aşamasıdır. Bu süreçte Avrupa Konseyi, küreselleşmeyle birlikte yerelleşen yönetimlere uluslararası standartlar getirerek bütünleşmeyi amaçlamaktadır.

Avrupa Konseyi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını, bir ek protokolle desteklenme yoluna girmesinin temelinde şartın yerel demokrasinin işlemesinde yeterli olmamasıdır. Ayrıca nitelik açısından bakıldığında Şartın odağında yerel yönetim birimleri varken, Ek Protokolün odağında yerel halkın yönetime katılımı ve yerel yönetim hizmetinden yaralanan kişiler/hemşeriler vardır. 1 Haziran 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Ek Protokol ile hemşeriler açısından yerel yönetim işlerine katılma hakkının güvence altına alınması amaçlanmaktadır. Yerel yönetim işlerine katılma hakkı ise, yerel yönetimin yetkilerinin kullanılmasını ve sorumlulukların yerine getirilmesini belirlemeye veya etkilemeye yönelik çaba gösterme biçiminde Ek Protokolde tanımlanmıştır.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü

Halkın yönetime katılması, yerel demokrasi önemlidir.Küreselleşen dünyada yerelliğin korunması önemli bir tartışma alanı olmaktadır. Ayrıca yerel yönetimlerin hizmet alanları ve kapasiteleri hızla büyümekte ve çeşitlenmektedir. Günümüzde yerel halkın talepleri giderek daha görünür olmaya başlamıştır.

Yerel yönetimlerin demokratik olarak değerlendirilebilmesi için iki farklı aşamasının birbirini olumlu yönde desteklemesi gerekmektedir. İki özelliğin ele aldığımızda birincisi, yerel yönetimlerin özerkliğinin ulaştığı düzeydir. Yani yerelin merkez karşısındaki konumudur. İkincisi ise, yerel yönetimlerin kendi içlerinde ki demokratik işleyişleridir. Demokratik bir mekanizmanın işleyip işleyemediğidir.

Yerel demokrasi arayışına kentli haklarından kent hakkına değin geniş bir perspektiften bakmak gerekmektedir. Gelişen kentlerin yerel politikaların merkezine oturduğunu görmekte fayda vardır. Kentler değişimi, yenilikleri ve sorunları beraber büyüten farklı siyasal mekanların merkezidir. Bu anlamda küçük grupların baskın olanlar karşısında yönetime sesini duyurması, beklentilerini ifade etmesi en önemli yerel sorun olarak karşımızda durmaktadır. Diğer taraftan da yereli oluşturan tüm bileşenlerin yaşadıkları bölgeyi, kenti ve mahalleyi geleceklerine göre veya beklentilerine göre inşa etmeleri demokrasi açısından önemlidir.

Yerel yönetimlerin kendi temellerinde demokrasiyi işletmeleri genel anlamda küreselleşen ve aynılaşan egemen anlayış karşısında farklı bir duruşu da ifade etmektedir. Kadınların, yaşlıların, çocukların ve gençlerin beklentileri onların yönetime katılımları ile görünür olabilir.

Halkın yönetime ve yönetimin yaptıklarına seyirci olmaktan çıkıp, yönetimin bir parçası; denetleyen, sorgulayan ve yönetimde söz sahibi olması kısaca aktör olması yerel hizmetlerin etkin şekilde verilmesinde çok önemli bir yere sahiptir.

Yerel halkın yaşam alışkanlıkları, kültürel değerli, beklentileri ve geleceğe bakış açılarının onlara özel olduğunu düşünerek hareket eden politikalar daha değerli olmalıdır. Nihayetinde yerel demokrasi çok farklı beklentilerin kentini ifade etme şeklidir. Buda sorunların örgütlenmesinde ve çözümlerinde farklı aktörlerin olduğuna işaret etmektedir.

Demokrasinin yerelde işlemesi için merkezi idare ile yerel arsında işleyişin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartında belirtildiği gibi işlemesinde fayda vardır. Temelde; özerklik kavramı ve idari vesayet kavramı gibi iki önemli kavramın sorun olmaktan çıkartılması son derece önemlidir. Türkiye’nin modernleşme tarihine baktığımızda siyasal dönüşümün ivmesi demokrasi araçlarıyla paralel işlediğini görebiliriz. Demokratik hukuk devletinin işlemesinde demokrasi olmazsa olmaz bir zemindir. Merkezi yönetimin gittikçe yerelleşen eğilimler karşısında istemeyerek de olsa geri adımlar attığını görüyoruz. Bu süreç yaklaşık olarak iki yüzyıldır sürmektedir.

Yerel demokrasinin zorunlu bir dayatma olduğu, küreselleşme karşısında da tek demokratik araç olduğu dikkate alınmalıdır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ek Protokol’ü bu sürecin sonuçlarından biri olarak görülmelidir.

Yaşadığımız çağda yerel yönetimlerin sivil ve halk bileşenlerinin iradesine işaret eden; sürdürülebilirlik içinde temel inşa ettiğini söylemek mümkündür. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve halkın karar mekanizmalarına katılımları ancak yerel yönetimler ile vücut bulmaktadır. Bu bakış açısı merkezi idareden yani merkezi idarenin politikalarından uzaklaştıkça vesayetten de uzaklaşan; kendi yapısına ait özellikler ile yerelin demokrasiyi yaşanılır kıldığını göstermektedir.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokol’ü yerel halkın yönetime katılımını, yönetimde söz sahibi olmasını, yönetimi denetlemesini, yerel politikalarda belirleyici olmasını öncül hale getirmektedir.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı güçlendirmek amacıyla hazırlanan Ek Protokol, 16 Kasım 2009 tarihinde Hollanda'nın Utrecht şehrinde sadece Özerklik Şartı'na taraf olan devletlerin imzasına açılmıştır. Ek protokolün yürürlüğe girebilmesi için en az sekiz devletin onaylaması koşulu konulmuştur. Bu koşul sağlandığından 1 Haziran 2012 tarihi itibariyle Protokol yürürlüğe girmiştir (Council of Europe, CETS No.: 207). Yedi maddeden oluşan Ek Protokol, genel olarak, yerel yönetim işlerine katılma hakkını, katılıma ilişkin tedbirleri, protokolün kapsayacağı yönetimleri, uygulama alanlarını, imza, yürürlüğe girme ve çekilme gibi konuları kapsamaktadır.

Protokol'ün ön sözünde, Avrupa Konseyi'nin amacının, üyeleri arasında ortak mirasları olan idealleri ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek için daha ileri bir birliktelik sağlamak olduğuna; kamu işlerinin yürütülmesine katılma hakkının Avrupa Konseyi'ne üye devletlerin tümünün paylaştığı demokratik ilkelerden biri olduğuna ve üye ülkelerdeki değişimlerin, yerel yönetimlerin özerkliği açısından önemli olduğuna vurgu yapılarak, yerel yönetimlerin işlerine katılma hakkını güvence altına alan hükümlerin Şarta ilave edilmesinin uygun olacağı ifade edilmiştir.

Protokolün 1. maddesinde, yerel yönetim işlerine katılma hakkından bahsedilmekte ve yerel yönetim işlerine katılma hakkı; "yerel yönetimin yetki ve sorumluluklarını yerine getirmesini belirlemeye veya etkilemeye çalışma hakkı" olarak tanımlanmaktadır. Yine bu maddede, taraf ülkelerin, kendi sorumluluk alanı içerisindeki herkese yerel yönetimlerin faaliyetlerine katılma hakkını güvence altına alacakları; bu hakkın kullanımının kolaylaştırılmasına yönelik araçların kanun ile sağlanacağı; her bir Taraf'ın, kendi yurttaşlarının, sınırları dahilinde ikamet ettikleri yerel yönetimin konsey veya meclis üyelerinin seçimine seçmen yada aday olarak katılma hakkının yine kanunla tanınacağı; Kanun'un, katılım hakkının kullanılmasının, yerel yönetimlerin yetkilerini kullanmalarındaki ve sorumluluklarını yerine getirmelerindeki etik bütünlüğü ve şeffaflığı tehlikeye atmaması için gerekli formaliteleri, şartları ve kısıtlamaları getireceği belirtilmiştir. Bu maddede belirtilen hususların Protokolde kanunla düzenleneceğinin hüküm altına alınması, hemşehrilerin katılım hakkının sağlam hukuki güvence altına alınma isteğinden kaynaklanmaktadır.

Bu maddeyi Türkiye açısından değerlendirdiğimizde, gerek 5393 gerekse 5216 sayılı Yasalarda tüm vatandaşlara ülkenin tümünde yerel yönetim faaliyetlerine katılım konusunda bazı düzenlemelerin getirildiğini görmekteyiz. Bu kapsamda, 5393 sayılı kanunun mahalle ve yönetimini düzenleyen 9. maddesinde yer alan, "...mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak ihtiyaçları belirlemek...", hemşehri hukukunu düzenleyen 13. maddesinde yer alan, "...hemşehrilerin belediye karar ve hizmetlerine katılma...hakları vardır" ifadeleri ile kent konseyini düzenleyen 76. maddesi ve belediye hizmetlerinde gönüllü katılımı düzenleyen 77. maddelerinde yer alan ifadeler yerel yönetimlere katılımla ilgili düzenlemelerin yapıldığını göstermektedir.

Türkiye’de demokrasinin içselleştirilmesi açısından yerel yönetimlerin sahip olduğu rol önemlidir. Fakat bu rolün gerekleri yerine getirmemiştir ve maalesef işlevsel olamamıştır ayrıca halkın bu konudaki haklarından yeteri kadar haberdar olmadığı da görülmektedir.

Protokolün 2. maddesi, katılma hakkına ilişkin tedbirlerin uygulanması ile ilgilidir. Bu maddede, Taraf'ların yerel yönetimlerin faaliyetlerine katılma hakkını işlevsel kılmak için gerekli tüm tedbirleri alacakları ifade edilmiştir. Bu tedbirler ise şu şekilde sıralanmıştır: - Yerel yönetimlerin, bu protokolde belirtilen katılma hakkının kullanılmasını etkinleştirmeleri, teşvik etmeleri ve kolaylaştırmaları için yetkilendirilmeleri, - Aşağıda belirtilen hususların hayata geçirilmesinin sağlanması; a. Danışma süreçleri, yerel halk oylamaları ve başvurular gibi yöntemleri içerecek şekilde, insanların katılmasını sağlayacak usuller ve yerel yönetimin bulunduğu yerde yaşayan çok sayıda insanın bulunduğu ve/veya yerel yönetimin geniş bir coğrafi alanı kapsadığı durumlarda, insanların kendilerine yakın bir düzeyde katılmasını sağlayacak önlemlerin geliştirilmesi, b. Yerel yönetimlerde bulunan resmi belgelere erişim usullerin belirlenmesi, c. Yerel yönetimlerin ve yerel kamu hizmetlerinin işleyişi ile ilgili şikayet ve önerilerin incelenmesi ve yanıtlanması için mekanizmalar ve usullerin belirlenmesi. - Protokolde belirlenen katılma hakkının kullanılması ve tanıtılması için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının teşvik edilmesi gerekmektedir. Görüldüğü gibi, Protokol bir taraftan yerel yönetim işlerine katılma hakkını garanti altına almakta diğer taraftan katılma hakkını tanımlayarak somutlaştırmakta ve bu hakkın nasıl ve hangi araçlarla hayata geçirileceğini de belirtmektedir.

Yönetimlere değinilen 3. maddede ise, taraf ülkelerin mevcut bulunan bütün yerel yönetim kategorileri için bu protokolü uygulayacakları belirtilmiştir. Bununla beraber, her devletin onay, kabul ve tasvip belgelerini sunuyor. Ayrıca Şart'ın yerel veya bölgesel yönetimlerin hangi kategorileri için uygulanmasını öngördüğünü veya hangilerini uygulama dışında bırakmayı öngördüğü kısımları belirleyebileceği açıklanmıştır.

Protokolün 4. maddesinde, uygulama alanlarını belirleme taraf devletlere bırakılmıştır. Yine devletler, daha sonraki tarihlerde Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne hitaben yapacağı bir beyanla uygulama alanını başka bir coğrafi alana genişletebilir. Söz konusu alanlardaki değişiklik ise, beyanın Genel Sekreter'in eline geçtiği tarihten sonra geçecek 3 aylık süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir. İmza ve yürürlüğe girmeyle ilgilidir.

Protokolün 5. maddesinde ise, Şart'ı imzalamış olan Avrupa Konseyi üyesi olan tüm ülkelerin imzasına açık olduğu ve onay, kabul ve tasvip işlemine tabi olduğu belirtilmiştir. Protokol, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerden sekizinin bu Şart'abağlı olmayı kabul ettiklerini 1. paragraf hükümlerine uygun olarak bildirmelerinden itibaren geçecek üç aylık süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir. Çekilmenin yer aldığı 6. maddeye göre ise, herhangi bir Taraf'ın, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine hitaben yapılacak bir bildirim ile herhangi bir tarihte bu Protokol'den çekilebileceği ve bu çekilmenin, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınma tarihinden sonra geçecek altı aylık bir süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

(Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokol’ü;

Madde 1 – Yerel yönetimin işlerine katılma hakkı

1. Taraf Devletler sorumluluk bölgelerindeki herkesin yerel yönetim işlerine katılma hakkını güvence altına alırlar.

2. Yerel yönetimlerin işlerine katılma hakkı, yerel yönetimin yetki ve sorumluluklarını belirlemeye veya bunların kullanıl- masını etkilemeye çalışma hakkını ifade eder.

3. Yasalar bu hakkın kullanılmasını kolaylaştıracakvasıta- lar sağlayacaktır. Yasalar herhangi bir şahısveya gruba karşı adaletsiz bir biçimde ayrıcalık yapmadan, farklı durumlar veya şahıslar için özeltedbirler içerebilir. Yasalar ilgili Tarafın anayasal ve/veya uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak, özellikle de seçmenlerle sınırlı tedbirler içerebilir.

4.1. Taraflardan her biri Taraf ülke vatandaşlarının, ikamet etikleri yerel yönetimin meclis üyelerininseçimine, seçmen veya aday olarak katılma hakkını yasalarında yer vererek tanıyacaktır.

4.2. Yasalar aynı zamanda, Taraf devletin kendi anayasal düzenine göre bu şekilde karar vermesi halinde veya bunun Taraf devletin uluslararası yasal yükümlülüklerine uygun olduğu hallerde, diğer şahısların da yerel yönetimin işlerine dahil olma hakkını tanıyacaktır.

5.1. Yerel yönetimlerin işlerine katılma hakkının kullanılmasıyla ilgili formaliteler, koşullar veya kısıtlamalar yasalarla belirle- necek ve Taraf devletin uluslararası yasal yükümlülüklerine uygun olacaktır.

5.2. Yasalarda, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının deruhte edilmesinin etik bütünlüğünün ve saydamlığının, yerel yönetimlerinişlerine katılma hakkının kullanılması nedeniyle tehlikeye düşürülmesini engelleyecek gerekli formaliteler, koşullar ve kısıtlamalar yer alacaktır.

5.3. Etkili bir siyasi demokrasinin işlemesi, demokratik top- lumlarda kamu güvenliğinin idamesi veya Taraf devletin ulus- lararası yasal yükümlülükleriningereklerine uyması için diğer formaliteler, koşullar veya kısıtlamaların gerekli olması lazımdır.

Madde 2 – Katılım hakkıyla ilgili tedbirlerin uygulanması

1. Yerel yönetimlerin işlerine katılım hakkının yürürlüğe girmesi için Taraf devletler gerekli tüm tedbirleri alacaktır.

2. Yerel yönetimlerin işlerine katılım hakkının kullanılmasıyla ilgili tedbirler aşağıdakileri içerecektir:

i. Yerel yönetimleri, bu Protokol’de belirtilen katılım hakkının kullanılmasını sağlayacak, yaygınlaştıracak ve kolaylaştıracak şekilde yetkilendirmek,

ii. Aşağıda yer alan maddeleri sağlamak:

1. İstişare süreçlerini, yerel referandumları ve dilek- çeleri de içerebilecek olan, insanların katılımını sağlayacak usuller ve yerel yönetimin çok sayıda sakini olması ve/veya büyük bir coğrafi alanı kaplaması halinde insanların, kendilerine yakın noktalarda yerel yönetim işlerine katılmalarını sağlayacaktedbirler;

2. Taraf devletin anayasal düzenine ve uluslararası yasal yükümlülüklerine uygun bir biçimde, yerel yönetimlerin elinde bulunan resmi dokümanlara erişim usulleri;

c. Katılım konusunda özel engellerle karşılaşan şahıskategorilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirler;

d. Yerel yönetimlerin ve yerel kamu hizmetlerinin işleyişine ilişkin şikayet ve önerilerin ele alınma- sına yönelik mekanizma ve usuller.

iii. Bu Protokol’de belirtilen katılım hakkının yaygın- laştırılması ve kullanılması için bilişim ve iletişimteknolojilerinin kullanımını teşvik etmek.

3. Söz konusu usuller, tedbirler ve mekanizmalar, yerel yönetimlerin büyüklüğünü ve yetkinliğini göz önündebulun- durarak, farklı yerel yönetimler için birbirinden farklı olabilir.

4. Yerel yönetimlerin işlerine katılma hakkının yürürlüğe girmesi için alınacak tedbirlere ilişkinplanlama ve karar verme süreçlerinde, yerel yönetimlere mümkün olduğunca zamanlı ve uygun bir biçimde danışılacaktır.

Madde 3 – Protokol’ün hangi yönetimler için geçerliolduğu

Bu Protokol Taraf devletin idari sınırları dahilindeki tüm katego- rilerdeki yerel yönetimler için geçerlidir. Ancak, her bir Devlet, sözleşmeyi parlamentosundan geçirdiğine, kabul ettiğine veya onayladığına dair belgeyi sunarken, Protokol’ün kapsamına dahil etmeyi veya kapsam dışında bırakmayı düşündüğü yerel veya bölgesel yönetim kategorilerini belirleyebilir. Ayrıca, bilahare Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğinebildirimde bulu- narak, daha başka yerel veya bölgeselkategorileri de Protokol kapsamına dahil edebilir.

Madde 4 – Hangi bölgelerde uygulanacağı

1. Devletlerden herhangi biri imza sırasında veya parla- mentodan geçirilmesinin, kabulünün veya onayının belgesini sunduğu sırada işbu Protokol’ün geçerliolacağı coğrafi bölge veya bölgeleri bildirebilir.

2. Taraf devletlerden herhangi biri, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne hitaben yazılı bir bildirgeyle, işbuProtokol’ün geçerlilik alanını bildirgede belirtilen diğer coğrafi bölgeleri içerecek şekilde genişletebilir. Bu tür yeni bir bölge açısından işbu Protokol, söz konusu bildirgenin Genel Sekreterlikçe tes- lim alındığı tarihten itibaren üç aylık sürenin tamamlanmasını izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girecektir.

3. Yukarıdaki iki fıkra uyarınca yapılan bildirimlerde zikre- dilen coğrafi bölgeler, Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine hitaben yapılacak bir bildirim yazısıyla geri çekilebilir. Geri çekme işlemi söz konusu bildirimin Genel Sekreterlikçe teslim alındığı tarihten itibaren altı aylık sürenin tamamlanmasını izleyen ayın ilk günündeyürürlüğe girecektir.

Madde 5 – Sözleşmenin imzalanması ve yürürlüğe girmesi

1. İşbu Protokol, Şart’ı imzalayan Avrupa Konseyi üyesiDevletlerin imzasına açılacaktır. Söz konusu Protokol ilgili devlet parlamentosundan geçirilmeli, kabul edilmeli ve onaylanma- lıdır. Şart’ı aynı anda ya da daha önceden parlamentosundan geçirip, kabul edip onaylamamış bir Avrupa Konseyi üyesi işbu Protokol’ü parlamentosundan geçiremez, kabul edemez ve onaylayamaz. Parlamentodan geçirme, kabul ve onay belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğinesunulacaktır.

2. İşbu Protokol, Avrupa Konseyi üyesi sekiz devletin 1. madde hükümleri uyarınca Protokol’ün kendileri için bağlayıcı olduğunu ifade ettikleri tarihten itibaren üç aylık bir süre- nin tamamlanmasını izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir.

3. Protokol’ün hükümlerinin kendisi için bağlayıcıolacağına bilahare olur veren Devletler açısından işbuProtokol, parla- mentodan geçiş, kabul veya onay belgelerinin sunulduğu tarihten itibaren üç aylık sürenin tamamlanmasını izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.

Madde 6 – Anlaşmadan çekilme

1. Taraflardan herhangi biri, herhangi bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirimde bulunarak anlaşmadan çekileceğini bildirebilir.

2. Söz konusu çekilme, bildirimin Genel Sekreterlikçealındığı tarihten itibaren altı aylık bir sürenin dolmasını izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girecektir.

Madde 7 – Bildirimler

Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği üye Devletleri aşağıdaki- lerden haberdar edecektir:

1. Herhangi bir imzalama;

2. Herhangi bir parlamentodan geçirme, kabul veya onay belgesinin teslim edilmesi;

3. 5. madde uyarınca işbu Protokol’ün herhangi bir yürürlüğe giriş tarihi;

4. 3. maddenin hükümlerinin uygulanması sonucunda alınan herhangi bir bildirim;

5. Bu Protokol ile ilgili herhangi bir girişim, bildirim veya yazışma.

İşbu Protokol aşağıda imzası bulunan yetkililerin huzurunda imzalanmıştır.

16 Kasım 2009 günü Utrecht’te Fransızca ve İngilizceolarak akdedilmiş ve her iki metin de eşit bir biçimdeasıl metin olarak kabul edilmiş olup, belgetekbirnüshaolarakAvrupaKonseyi arşivlerinekonacaktır. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri onaylı kopyaları Avrupa Konseyinin her bir üye devletine iletecektir.)

Genel Olarak Belediye Yönetimlerine Halkın Katılımı

Türkiye’nin de kabul ettiği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının önsözünde; vatandaşların kamu işlerinin sevk ve idaresine katılma hakkının Avrupa Konseyine üye devletlerin paylaştığı demokratik bir ilke olduğu ve bu hakların en doğrudan kullanım alanının yerel düzeyde olduğu belirtilmiştir. Yine aynı Şart, vatandaşlardan oluşan meclislere, referandumlara veya vatandaşların doğrudan katılımına olanak veren öteki yöntemlere başvurabilmesi hakkına da atıfta bulunmaktadır.

Özerklik veya yerel demokrasi çerçevesinde yaklaşımların daha somut hali Avrupa Kentsel Şartında vücut bulmaktadır. Avrupa Kentsel Şartının 3.3. maddesinde, yerel demokrasi; kentsel gelişmenin temeli, özerk ve mali bağımsızlığı olan yerel yönetimlerde halkın doğrudan katılımının sağlanması şeklinde tanımlanmıştır.

Etkin bir yerel yönetime sahip olması beklenen özelliklerin arasında demokratik katılım hakları yer almaktadır. Halkın bilinçli ve sorumluluğunun farkında olması son derece önemlidir. Ayrıca karar verme süreçlerine halkın her düzeyde katılımı ve ortak çalışma gibi değerlerin yerel yönetim ortamında anlamlı uygulama olanakları bulabilmesine de temel olarak bakmakta fayda vardır.

Ayrıca raporda yerel katılım ilkelerinin saydamlık ve demokratiklik olduğuna değinilmiştir. Saydamlığın, yerel yönetim faaliyetlerinin bilgilerine erişme hakkı tanınması, çalışmalarda şeffaflık- açıklık sağlanmasıyla yerel yönetimlerin çalışmaları hakkında bilgi sahibi olunmasının temel yurttaşlık hakkı olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca yönetilenlerin resmi belge ve bilgilere ulaşabilme hakkı ve halkın kamu politikalarının oluşumu sürecine dinleyici yada karar alıcı olarak katılmasının açıklığın en önemli iki yönü olduğu belirtilmiştir.

Ayrıca belediye ve il özel idaresi kanunlarında; sağlık, eğitim, spor, çevre, park, trafik, itfaiye, kütüphane, kültür, turizm ve sosyal hizmetlerle; yaşlılara, kadınlara, gençlere, çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlere gönüllü katılıma ilişkin hususları kapsamaktadır.

Günümüz toplumsal hareketlerin özünde de söz sahibi olma gereksinimi vardır. Kamu görevlilerinin de bu bilinçle hareket etmesinde fayda vardır. Seçilme hakkının tanınması, belediye ve il genel meclislerine seçilebilmek için koyulan barajların kaldırılarak tam nispi seçim sisteminin uygulanması, kadınlar, engelliler ve gençler için yerel yönetim organlarında temsilini sağlamak için olumlu kotanın uygulanması gerekliliğine değinilmiştir.

Günümüzde Türkiye’de Halkın Belediyelerde Yönetime, Karar Alma Süreçlerine, Kendini İfade Etme ve Katılımının Bazı Biçimleri Şöyledir:

• Belediyelerin Halk Masası, Beyaz Masa, Altın Masa benzeri halkla ilişkiler bölümleri ve bilgilendirme birimleri. Şikayet kabul bölümleri, dilekçe kabul bölümleri,

• Halk oylaması (doğrudan demokrasi),

• Halk toplantıları,

• Meclis toplantılarına katılım,

• Danışma kurulları,

• Kent konseyleri,

• Yerel gündem 21,

• Planlama çemberleri/forumları,

• Yurttaş kurulları

• Gelecek atölyeleri,

• Yuvarlak masa toplantıları,

• Kamuoyu yoklamaları,

• İletişim demokrasisi (İnternet),

• Dilekçe Hakkı,

Şeklinde sıralamak mümkündür. Bunların tüm konularda uygulandığı her hangi bir araştırmada konu edinilmemiştir. Bu başlıklar tek tek veya nadiren uygulanmıştır.

Katılım, yönetim ve karar alma sürecine katılımla sınırlı kalmamalıdır. Halkın bir denetleme işlevinin olması ve yerel yöneticilerin hesap vermesini sağlayacak mekanizmaların yaratılması gereklidir. Bunun için katılımın yaşama geçirilebilmesi için;

• Danışma ve karar alma süreçlerinde halk katılımının yasal çerçevesinin oluşturulması,

• Yerel yönetimlerde halkı bilgilendirme süreçlerinin ve ortamının geliştirilmesi, kamu belge ve bilgilerine özgürce erişilebilirliğin sağlanması,

• Danışma süreçlerinde tarafsızlığın sağlanması,

• Yerel projelerin halka tanıtılıp, görüş/görüşlerin oluşmasının sağlanması,

• Toplumun tüm kesimlerinin kentsel yerel yaşama katılımının sağlanması önemlidir.

Belediyelerin Stratejik Planlarının hazırlanmasında kent halkının ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması zorunlu hale getirilmiştir.

Sonuç

Türkiye son yıllarda kamu yönetimi reformları yapıyor. Yerel yönetim reformu bu çalışmaların bir parçası niteliğinde yürütülüyor. Türkiye'de gerçekleşen yerel yönetim reformu, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan çekincelerin bazılarını temelsiz bırakmıştır.

Geniş bir perspektiften bakıldığında Ek Protokol, yerel demokrasiyi güçlendirecektir. Çünkü yerelde yaşayanların yerel yönetimlerin faaliyetlerine katılma hakkına ilişkin bir takım düzenlemeler içermekte ve katılma hakkının nasıl hayata geçirileceğini tanımlamaktadır. Ek Protokolün imzalanması aynı zamanda yerel yönetimin paydaşları ile iletişimine ve ilişkilerine önemli bir katkısı olacaktır.

Belediyelerin Stratejik Planlarının hazırlanmasında kent halkının ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması zorunlu hale getirilmiştir. Fakat süreç içinde faaliyet raporlarından ve işleyişteki planlamalardan haberdar edilmeyen halk esasen bu hakkın tam anlamıyla kullanılmasından da yoksun bırakılmaktadır. Kent konseyleri işlevlerini ekonomik ve politik bağımlılıktan dolayı yerine getirememektedir. İmar planları başta olmak üzere kentleşme, yapılaşma, kent içi faaliyetler ve etkinlikler ilgili meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarıyla karara bağlanmalıdır. Ek Protokol demokrasi için derin ve güçlü bir nefestir.

Yerelde ki kamu hizmetlerinin giderek özelleşmesi, hizmetlerin ve ürünlerin ihaleler aracılığıyla verilmesi kamu kültürü açısından zayıflatıcıdır. Yerel demokrasinin çıkmazlarından biri olan kamusal alanın ve kamuculuğun şirketleşmesi, özelleşmesi özellikle kentlerin temel tehdidi konumundadır.

Yerelde yaşayanların yerel yönetim işlerine katılmasına ilişkin zaten 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile bir süreç başlatılmıştır. Yerel demokrasinin; farklılıkların, ötekileştirilenlerin, mülksüzlerin, yoksulların, yoksunların, azınlıkların, sessiz yığınların ve halkın yaşanılır bir dünya için tek çare olduğunu unutmamak gerekir. Ek Protokolün imzalanması, bu süreci yasal açıdan daha da güçlendirecek ve uygulamaların daha başarılı olması sonucunu getirecektir.


Kaynakça

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel YönetimlerKongresi; www.coe.int,

Keleş, R., Erbay, Yusuf., Görmez, Kemal.(2020) “Türkiye’de ve Avrupa’da Yerel Temsil ve Katılım” İmge Kitabevi.

Kaya, Yeşim, Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Yerel Yönetim Politikaları, Subsidiarite İlkesi Bağlamında Gelişmeler ve Karşılaştırmalı Değerlendirmeler, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı Mali Hukuk Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2006.

Coşkun, B., Nohutçu, A. (2007) "5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun İdari Vesayet Denetimi Açısından Değerlendirilmesi". (Ed.: A. Nohutçu, A. Balcı). Bilgi Çağında Türk Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması-II. İstanbul: Beta Basım A.Ş.

Resmî Gazete Tarihi: 23.07.2004 Resmî Gazete Sayısı: 25531.

Muratoğlu, Tahir. “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Türk Hukuku”, İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası,C.LXIX.

Şensoy, Barış. (2010) Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Üzerindeki İdari Vesayet, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1348072

Çelikyay, H. S. (2004) "Yerel Yönetimlerin Özerkliğinin Anayasal Sınırları". Yerel Yönetimler Kongresi- Dünden Bugüne Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma Bildiriler Kitabı, Çanakkale: Onsekiz Mart Üniversitesi İ.İ.B.F.

Akdoğan, Argun. (2008) “Yeni Yerel Yönetim Yasalarında Katılım”, (Ankara: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Bülteni).

Çitçi, Oya. (2006) “Temsil, Katılma ve Yerel Demokrasi”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi.

Güler Ayman, Birgül. (2003) “Yönetişim: Tüm iktidar Sermayeye”, Praksis.

FEHMİ BAŞUSTA

Yerel Yönetimler, Kent Kültürü, Kent Hayatı, Kültür

bottom of page