Şiddet Bilinçaltında Mı?
- Fehmi Başusta
- 23 Nis 2022
- 2 dakikada okunur
Sanal alandan sanal gerçekliğe tartışmalarının boyutları, yapay zeka ve robotik duygular, siber ve hibrit savaşlar ve hayatı anlamlaştıran sanatı tartışırken, şiddet; görünür-görünmez ve belirli-belirsiz ama bizimle yaşamaya devam ediyor. Şiddet konusunda bir çok makale kaleme alan Antropolog Fehmi Başusta her geçen gün şiddetin aralığının daraldığını, bireyin şiddet tünelinin uzadığını ve toplumun tüm bireylerinin etkilediğini vurguluyor. Ekonomik, sosyal ve siyasal yapının tüm katmanlarında bireyler farklı olsada şiddet karşısında eşit derecede etkilendiğini ifade ediyor.
1999 yılında Hacettepe Üniversitesi öğrenci toplulukları panelinde konuşan Fehmi Başusta şöyle devam ediyor.
“Şiddet toplumdan topluma nicel farklılık gösteriyor ama nitel özelliği her yerde aynıdır. Kötülük saçıyor ve hükmetmenin en önemli aracı haline geliyor. Eğitimsel ve çevresel farklılıkların yanı sıra sosyal ve ekonomik farklılıklar bile şiddeti ayırt etmemize olanak vermiyor.
Genel kabul gören ile genel olmayan arasında ki çatışıklık, kutsal ile olmayan arasında, kadın ile erkek arasında, tahakküm ile tahakküm edilen arasındaki çatışmadan beslenen şiddet türü ve şekli ile gün geçtikçe büyüyor.
Medyada her gün şiddet içerikli haberlere ve programlara yer veriliyor. Toplumsal hastalıkların başında gelen şiddetin olağanlaşması tedirginlik veriyor. Kurumların, toplum dinamiklerinin ve toplumsal yapıların şiddet konusunda daha hassas olması gerekir. Yönetenlerin ve hükümetlerin önleyici tedbirleri genişletmesi gerekir. Yasama ve uygulayıcı sistem yemi toplumsallaşma modelleri üzerine çalışmalıdır.
Bazı psikologlara göre, (bütün hareketlerimiz iki temel duygudan doğar :sevgi ve korku. Bilinçaltında korkuyu alıp yerine sevgi koyduğunuzda kişi artık şiddete başvurmaz. Otoritesinin elden gittiğini hisseden ilkel kalmış erkek kolaylıkla şiddete başvurur. Bu tip erkeklerin içinde büyük bir “yetersizlik duygusu, değersizlik duygusu” vardır. ” ifadelerini kullandı. Aslında, şiddet genellikle bir anda ortaya çıkmıyor. Bilinçaltında bir şekilde bastırılmış şekilde duruyor. Bazı olaylar burada uykuda duran şiddeti uyandırıyor. Uzmanlar bu sorunun bu noktada çözümlenmesi gerektiğini vurguluyor. Peki, kadına şiddetin temelinde hangi dürtüler var? Ünlü, zengin ya da sıradan hiç fark etmeksizin erkekler neden kadına şiddet konusunda sabıkalı? Şiddete eğilimli erkek çocuklarında neler oluyor? Uzmanlar, çocukların bilinçaltında erkek cinselliğini, reddedilme korkusu ve üstünlükle birlikte algıladığını, kendinden aşağı gösterilen kadın cinsiyeti tarafından reddedilmeye tahammül edemediğini belirtiyor ve kadına şiddetle ilgili vahşi tabloların oluşmasında ” bilinçaltı” nın etkisini vurguluyor.)
Kadınlar şiddet görüyor, çocuklar ebeveynleri tarafından öldürülüyor, yaşlılar varlıkları bahane edilerek tek hücreli odalara mahkum ediliyor. Şiddet sadece cinsiyet kökenli değildir. Eşitsizliğin olduğu her yerde, hiyerarşinin olduğu her yapıda, sosyal ve siyasal rollerin olduğu her yerde şiddet görülebilir. Egemen olma aracı olan şiddet toplumların tamamında görülür ve bazı toplumlarda kitlesel bir güce ulaşır. Karşıtlıkların olduğu ve eşitsizliklerin olduğu her ortamda şiddet görülebilir. Önemli olan şiddete karşı sıfır toleransla yasal ve hukuksal normların geliştirilmesidir.
Bir ailede yaşarken bile güven işinde olmadığını hisseden bireylerin çoğalması gelecek için tamiri zor yaralar üretiyor. Şiddet nedenli haberlerin kamusal alanın güvenliğini derinden sarstığını görüyoruz.”